14 Kasım 2009 Cumartesi

VELİ NECDET ARIĞ'DAN ANILAR


Kısa süre önce yitirdiğimiz Zündap Hüseyin’in ardından, Ankara futbolunun çok büyük değerlerinden birini daha, Ankaragücü camiasının Veli Amcasını, Veli Dedesini 86 yaşında yitirdik. Üzüntümüz sözcüklerle anlatılamaz. Ankaragücü camiasının, Ankara futbolunun, acılı ailesinin ve hepimizin başı sağ olsun. Nur içinde yat Veli Amca…

Merhum Veli Necdet Arığ’ın 1996 yılında, Ankaragücü’nün 86. yılı anısına yazdığı “MKE ANKARAGÜCÜ BELGESELİ” (228 büyük sayfa) adlı bir kitabı var. Şimdi piyasada bulunmayan, ancak fotokopiyle çoğaltılarak elden ele gezebilen bu müthiş kitapta Ankaragücü’nün bütün tarihi, bilgiler ve anılar çok güzel bir şekilde harmanlanarak anlatılmış. İşte ben de o kitapta yer alan bazı hoş anıları sizlerle paylaşarak Veli Amca’yı ebedi yolculuğuna uğurlamak istedim.

100 LİRALIK DEPLASMAN (1949-50 Sezonu)

Sezon başında bazı kulüplere maç teklifi mektupları yazmıştık. Zonguldak ve Konya’dan olumlu cevaplar aldık. Kadro bol olduğu için tertibi ikiye ayırarak Zonguldak ve Konya turnelerine çıktık.

Konya kafilesinden Genel Sekreter Veli Necdet, Zonguldak kafilesinden ise Genel Kaptanımız Natık As sorumlu idi. Konya kafilemizde futbolu bırakmış olan kalecimiz Muharrem Gören ile sol açığımız Kenan Çolak’a da yer vermiştik.

Konya İdmanyurdu ile iki maç karşılığı 100 Türk Lirasına anlaşmıştık. Evet, yanlış okumadınız: Yüz Türk Lirası… Zonguldak anlaşması ise 500 Türk Lirası idi.

Zonguldak’ta Kömürspor ile ilk maçta 1-1 berabere kalmış, ikinci maçımızı 2-0 kazanmıştık. Konya’da, Konya İdmanyurdu ile oynadığımız ilk maç 1-1 berabere sonuçlandı. İkinci karşılaşmada Konya Gençlerbirliği’ne 1-0 yenildik.

Konya’da doğru dürüst bir stat yoktu. Her iki karşılaşmayı da mahalle arasındaki okulun bahçesinde oynadık. Stat o kadar küçüktü ki, bir korner atışında Recep Adanır’ın vurduğu top bahçe duvarlarını aşarak caddeye çıktı ve taksinin tekerlekleri arasında kalarak patladı. Baba Recep bu maçta takımımızın formasını ilk defa giymişti. Biliyorsunuz sonra Beşiktaş’a transfer oldu. Yine o devirlerde malzeme bu denli bol değildi. Topun patlayışı üzerine ikinci top temini için 45 dakika beklememiz gerekti.

Anlaşma gereğince ödenmesi gereken 100 Türk Lirasının 15 lirasını (B) takımı ile geldiğimiz için ödemediler. 85 liranın 5 lirası ile de Cumartesi ve Pazar maçlarında rakip takımlara verilmek üzere Belediye Bahçesinden aldığımız çiçekler için ödemiştim. Geri kalan 80 lira ise kulübe irad kaydedildi.

MKE Ankaragücü Belgeseli (Sayfa: 110)


ANKARAGÜCÜ: 7 – GENÇLERBİRLİĞİ: 3 (22.02.1953)

Ligin son maçını 22.02.1953 günü Gençlerbirliği ile yapan takımımız sahadan 7-3 gibi açık farklı bir galibiyet ile ayrıldı. Bu sonuç antrenör Natık As’ı şaşırtmıştı. Çünkü daha önceki maçlarda gösterdiği form durumuna göre, değil sahadan galibiyet ile ayrılmak, açık farklı yenilgi korkusu sarmıştı kendisini.

Natık As, maç sonrası anı defterine şunları düşmüştü:

“Demek ki bir başka oluyormuş Gençlerbirliği maçları. Herhalde ezeli ve ebedi rekabetin verdiği hırsla çocuklar dopinklenmiş olmalılar ki, sahadan 7-3 ayrılmakla kalmadılar, mevsimin en güzel futbolunu da ortaya koyarak maçı izleyen 6 bin seyirciden dakikalarca alkış aldılar. Tüm maçları bu hırsla oynamış olsaydık, Avrupa’da dahi birçok takımlardan galibiyet alabilirdik.”

MKE Ankaragücü Belgeseli (Sayfa: 115)


BÜYÜK AVRUPA TURNESİ DÖNÜŞÜ BİR ANI (1953)

Kulübümüz 2.8.1953 günü Yugoslavya ve Avusturya’yı kapsayan büyük bir turneye çıktı.

(…)

Kafilemiz yurda dönerken Yugoslavya’ya vizesiz giriş yapmıştı. İnterne edilerek bir otele kapatıldılar. Tercüman Cezmi Başar’ın girişimleri ile, Maribor kulübü ile yapacağımız bir maç karşılığı kafilemize vize sağlandı. Maribor kulübü yöneticileri, maç için helikopterlerle el ilanları attılar. Maçı Cezmi Başar yönetti.

MKE Ankaragücü Belgeseli (Sayfa: 115)


ANKARAGÜCÜ-HACETTEPE MAÇINDAN BİR ANI (1956-57 SEZONU)

Ankara Spor Yazarları Derneği ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun tertip ettiği iki turnuvada da takımımız şampiyon oldu.

Ankaragücü ile Hacettepe arasında oynanan Çocuk Esirgeme Kupası finalini bu satırların yazarı Veli Necdet Arığ yönetmişti.

Bu karşılaşmanın direk görevlisi değildim. Final maçının hakemi idim. Bir kanattan Ankaragücü, öteki kanattan Hacettepe finale kalınca, devrin Bölge Hakem Komitesi Başkanı Burhan Atakan’a durumumu arz ettim. “Sen saha dışında Ankaragüçlüsün, saha içinde ise hakemsin” diyerek görevden affımı kabul etmedi. Takımımız maçı 3-0 önde götürüyordu. Taç atışı (Ankaragücü lehine) oldu. Atışı Hasan Yedek yapacaktı. Daha önceleri takımımızda da yer almış olan Muzaffer Gür (Miki Muzaffer), “Olur amma, bu kadar taraf tutmak olur” diye karara itirazda bulundu. Hasan Yedek bu itiraza, “Bir taç atışı için bizi tutacaksa, al atışı sen yap!” diye topu kendisine verdi. O sırada Hacettepe’nin sağ beki Karagöz Kemal yanımıza gelerek olaya müdahale etti ve “Top benim ayağımdan taca çıktı. Taç hakkı Ankaragücü’nündür” diyerek topu Hasan Yedek’e verdi. Taç atışını ise Hasan Yedek bilinçli biçimde, itiraz eden Muzaffer Gür’ün ayağına attı.

Maçın sonlarına gelinmişti. Hasan Yedek kendi ceza sahası içinde zor görülür bir durumda topu kasten tokatlayınca bastım penaltıyı. Atışı Alaattin Yolaç yaptı. Penaltı gol olmuş ve sahadan 3-1 galip ayrılmıştık. Maç sonrası Hasan Yedek, “O penaltıyı beni kınamak için kasten yaptığını” söylemişti.

MKE Ankaragücü Belgeseli (Sayfa: 119, 120)

ZATAPEK ALİ-ZAPATEK SALİH (1959-60 SEZONU)

Takımımız kümede kalış savaşında Beykoz ile Bursa’da önemli bir karşılaşma oynayacaktı. İstanbul’da sıkıyönetim bulunduğu için maç Bursa’ya alınmıştı. Takımımız kampta idi. Sabri Kiraz, odaları dolaşırken, Kör Salih (Zapatek) ile Ali Yetüt’ün (Zatapek) odalarından sesler geldiğini duydu. Kulak verince şu konuşmaya şahit oldu:

Zatapek Ali, Zapatek Salih’e, “Yarınki maçta Allahıma oynayacağım. Yenilgi düşünemiyorum. Mutlaka yeneceğiz” diyordu.

Sabri Kiraz, konuşma sonrası olayı şöyle değerlendirmişti.

“Ali’yi o maçta oynatmayı düşünmüyordum. Bu konuşma üzerine takıma koydum. Diyebilirim ki o maçı Ali ve Salih aldılar.”

Ali ve Salih çok iyi arkadaştılar. Özel yaşantılarında da birbirlerinden ayrıldıkları pek görülmemişti. Bu yüzden Sabri Hoca deplasmanlarda ikisini aynı odaya verirdi. Sabri Hoca, Ali Yetüt’e maçlarda çok koştuğu için Çeklerin ünlü maratoncusu “Zapatek”in adını, birbirlerinden ayrılmadıkları için Salih’e “Zatapek” adını takmıştı.

Ali, futbolu bıraktıktan sonra yerleştiği Edirne’de bir trafik kazası sonucu genç yaşta hayatını kaybetti.

MKE Ankaragücü Belgeseli (Sayfa: 123, 124)

Not: Zatapek ile Zapatek o kadar çok kullanılmış ki, Veli Amca bile sonunda birbirine karıştırmış. :)


KISSADAN HİSSE BİR ANI (1973)

Leed United’in Ankara’daki maçını izlemek üzere, kafile ile birlikte bazı İngiliz basın mensupları da Ankara’ya gelmişlerdi.

Leeds United’in İdari Menecerinin ricası üzerine, Genel Kaptanımız Dr.Mehmet Bozdoğan İngiliz basın mensuplarının stada girişlerini sağlamıştı.

İkinci karşılaşma da oynanmış, takımımız Avrupa Kupasından elenmişti. Aradan 6 ayı aşkın bir zaman geçmişti.

Bir gün kulübümüze, Leeds United kulübünden 25 dolarlık bir havale geldiği görüldü. Dr.Mehmet Bozdoğan havaleyi bankadan çekmiş, kulübe irad kaydetmişti amma, bu paranın gelişine bir anlam verememişti.

Sonrası Leeds United kulübünden, kulübümüze resmi antetli bir yazı gelmiş ve mesele o zaman aydınlanmıştı.

Dr.Mehmet Bozdoğan, İngiliz basın mensuplarını stada almıştı ya… Gönderilen 25 dolar onların stada giriş ücreti imiş!

Ve yazının altındaki not cümlede ise “Gecikmeden dolayı özür dileniyordu…”

Demek ki İngiltere’de kraliçenin dahi maçlara ücret ödeyerek girdiği espri değil bir gerçekmiş.

MKE Ankaragücü Belgeseli (Sayfa: 140, 141)

Hiç yorum yok: